Hafta içinde Liverpool'dan 4 yiyen Real Madrid için Atletic Bilbao deplasmanının zor olacağını söylüyordu herkes. Ben, maçın zor geçeçeğini düşünmüyor ve aksine Madrid'in 5 atıp döneceğini düşünüyordum. Bir arkadaşımla konu hakkında tartışırken, bu maç 5-1 biter diye bir kehanette bile bulunmuştum. Madrid'in Bask bölgesinden 5 gol atıp döneceği fikrime kahkalalarla tepki vererek beni sinirlendirmeyi başarmıştı. 5-1'lik skor tahminimin ciddeye alınmamasıya yükselen sinir katsayım hırs ile birleşince, 2 gün boyunca 5-1'lik skoru anlatacak efsane bir fotoğraf bulmaya çalıştım. 2 günün sonunda ise muhteşem bir fotoğrafa ulaşmıştım. Hemen arkadaşımı arayıp, "önce maçı izle, sonra da pazar günü blogdaki yazımı oku" dedim. Yine beni ciddiye almayıp gülüp geçti.
Maçın ilk yarısını, önemli bir yemekte olduğum için izleyemedim. Ama sağolsun Madrid 2-0 öndeyken aramayan arkadaşım maç Bilbao gollerinde mesajlarla rahatsız ediyordu beni. Ama ben hala iddalıydım 5 olacağı konusunda. O kadar iddalıydım ki, ilk yarıyı izleyememe rağmen, ikinci yarı başlamadan güzel bir miktarda parayı Madrid +4.5 e bastım canlı bahiste. Sonrasında da koltuğa uzanıp bekledim ikinci yarının başlamasını.
Önce Huntelaar'ın ilk golü geldi. Bilbao'nun attığı her gol sonrasında beni rahatsız eden arkadaşımı korkularıyla baş başa bırakmak için taciz etmedim kendisini. Ama içten içe 5 olursa neler yapacağımın hayali kuruyordum. Dördüncü golde çok gecikmeden gelince, bir huzur kapladı içimi. 4 gol olmuştu ama hala içimde ufacık olsa da bir stres vardı, 5 olamaması korkusundan kaynaklanan. Marcelo'nun, Arif Erdem'i ya da Nobre'yi aratmayan artistlik uçuşuyla telefona sarılmam bir oldu. Penaltı atışı sırasında canlı yayın yapmak istemiştim arkadaşıma. Başına gelcekleri bilen arkadaşım Marcelo uçar uçmaz kapatıvermiş telefonunu.
Madrid penaltı ile beraber, tahminlerimi boşa çıkartmayarak Bilbao'yu 5'lik yapmıştı ama 1 değil 2 gol görmüştü kalesinde. Maç bittiğinde ilk düşündüğüm bulduğum fotoğraftaki A-1 yazısını montajlayarak A-2 yapmaktı. Bir anda düşen jetonla, aslında 5-1 lik skoru bildiğimi, arkadaşıma Bilbaolu futblcuların en fazla 1 gol atabileceğini söylediğimi hatırladım. Maç 5-2 bitmişti ama Heinze'nin kendi kalesine attığı gol beni ipten almıştı.
Arkadaşım beni arayana kadar blog sayfasında yazıyı yayınlamayacaktım. Arkadaşım beni arayacak, bloga girdiğinde yazıyı görmediğinde zeytin yağı gibi üste çıkarak, 5-2 oldu tutturamadın diye dalga geçecekti. Nitekim aynen böyle oldu. Biraz önce beni arayarak kendince dalgasını geçti.
Şimdi, dalga geçme sırası bende. Öncelikle, yazıdaki trafik hevhasını, sonra da 5-1 konusundaki açıklamalarımı kendisine armağan eder, eski işyerimde bir arkadaşımın dediği gibi, Madrid galibiyetinin tam da kapak konsepti etkisi yarattığı hatırlatırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder