21 Kasım 2009 Cumartesi

En Rahat Derbi (!)...

Bir futbolsever, bir Galatasaraylı ve bir fanatik olan bendeniz için sezonun en güzel zamanlarıdır derbi maçlarının olduğu hafta sonları. Fenerbahçe'ye ister yenilelim ister maçı galip bitirelim farketmez benim için. O maçlar öncesinde yaşadığım özlem, maç gününün gelmesi için sabırsızca geri sayım, maç günündeki heyecan, maç sırasındaki stres ve maç sonunda hüzün ya da sevinç. Futbolun sadece bir oyun olmaktan çok hayatımın önemli bir parçası olduğunun en önemli sebepleridir bunlar.

Hayatımızın o kadar önemli bir parçasıdır ki, topun peşinde koşan 22 futbolcudan bazıları kahramanımız, bazıları da tabir-i caizse düşmanımız olur sırf bu yüzden. Galatasaray ile Manisaspor arasında oynanan bir maç sonrasında alınan mutluluk ve haz ile bir derbiyi galip bitirmenin verdiği haz bambaşkadır, karşılaştırılması günahtır...

Benim için Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi de çok özeldir. Hatta bu derbi belki de en güzedir :).
Neden mi? Genellikle, Beşiktaşlı arkadaşlarım ile Fenerbahçeli arkadaşlarımınla oturup beraber izleriz bu maçları. Maç esnasında stresten tırnaklarını yiyenler, şişe şişe biraları devirenler ve bağırıp çağıranların arasında, elimde birayla rahat rahat oturup izlediğim, stresten uzak olmanın verdiği gevşeklik ile geyik muhabbeti yapıp Erman Toroğlu vari yorumlar yaptığım için tabi ki...

Şimdi evden çıkıp, arkadaşımla buluşup maçı izlemenin zamanı geldi. Benim eğleneceğim, derbiden zevk alacağım kesin. Umarım Beşiktaşlı ve Fenerbahçeli arkadaşlarım ve sizler de zevk alırsınız.
Umarım hak eden kazanır...

Polonya - Ukranya 2012

Uefa, Fifa'dan hızlı çıkıp daha Güney Afrika 2010 Dünya Kupası potları açıklanmamışken Polonya ile Ukranya'nın ev sahipliği yapacağı 2012 Avrupa Şampiyonası potlarını açıkladı. Türkiye olarak 2. pottaki yerimizi koruduk. Potların oluşturulmasında son 3 yıldaki maçlar dikkate alındı ve bizi 2. potta tutan da son 2008 Avrupa Şampiyonası'ndaki performansımız oldu.

Kuralar 2010 Şubat'ında çekilecek ve 6 takımdan oluşacak 6 grup (Grup A-F) ile 5 takımdan oluşacak 3 grup (Grup G-I) belirlenecek. Grup birincileri ile en iyi grup ikincisi aktarma yapmadan doğrudan uçacak turnuvaya. Kalan 8 grup ikincisinden play-off sonucunda 4'ü de turnuvaya son biletleri kapacak...

Bizim için en hayırlısı 5 takımlı gruplardan birine düşmek olsa gerek. Malum, bizim narin futbolcularımız çok fazla maç yapınca yorgun (!) düşüyorlar.

1. Pot: Almanya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İspanya, İtalya, Portekiz ve Rusya

2. Pot: Çek Cumhuriyeti, Danimarka, İsveç, İsviçre, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Türkiye ve Yunanistan

3. Pot: Avusturya, Bosna Hersek, Bulgaristan, Finlandiya, İrlanda Cumhuriyeti, İskoçya, İsrail, Norveç ve Kuzey İrlanda

4. Pot: Belarus, Belçika, Galler, Kıbrıs, Letonya, Litvanya, Macaristan, Makedonya ve Slovenya

5. Pot: Arnavutluk, Ermenistan, Estonya, Gürcistan, İzlanda, Karadağ, Kazakistan, Lihtenltayn ve Moldova

6. Pot: Andorra, Azerbaycan, Faroe Adaları, Malta, Lüksemburg ve San Marino

(* Potlardaki sıralama alfabetiktir, puan sıralaması yapılmamıştır.)

19 Kasım 2009 Perşembe

Son Biletler

Avrupa'dan 2010 Afrika Dünya Kupası'na katılacak son 4 takım da bu gece itibariyle belli oldu.

Yunanistan deplasmanında etkili futbolları ile göz dolduran ve kendi sahalarında rahat bir galibiyet alacaklarına inandığım Ukranyalı futbolcular Salpingidis'in golüne engel olamadı ve kupaya elveda dediler. Bizler de A. Shevchenko'yu son kez büyük bir turnuvada izleme şansımızı kaybetmiş olduk.

Gecenin süprizi Slovenya'dan geldi. Ruslar için Rusya'daki ilk maçta 2-0'ı yakalamışken bir anlık dikkatsizlik sonucunda yedikleri gol pahalıya patladı. Slovenya kendi sahasında 1-0 kazanıp Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanırken Guss Hiddink ve öğrencileri için votkalı efkar geceleri başlamış oldu.

Portekiz zor da olsa Dünya Kupası'na gitmeye hak kazandı. Futbol tanrıları önce Messi'yi şimdi de Ronaldo'yu da bizlere bağışladı.
Fransızlar ise Henry'in elle yumuşattığı topu Gallas'ın boş kaleye yuvarlaması sonucunda uzatmalarda bulduğu gol ile İrlanda Cumhuriyeti'ni eleyip Afrika'da "biz de varız" dedi. İrlanda'ya gerçekten yazık oldu.

Futboldan zerre kadar anlamayan Raymond Domenech de ne şanslı adammış kardeşim. Son Avrupa Şampiyonası ve Afrika 2010 Dünya Kupası elemelerinde grup maçlarında elde ettiği ikincilikler ve stres dolu maçlar sonucunda turnuvalara katılma şanslarını ite-kaka elde ettiler. Bu adam gitmediği sürece Afrika 2010'da gruptan çıkamaz Fransızlar ve Anelka'ya, Benzema'ya, Henry'e ve Ribery'e yazık olur...

17 Kasım 2009 Salı

Heykel Dediğin Böyle Olur...

Sir Tom Finley, İngiliz futbolunun yetiştirdiği en büyük yeteneklerden. İngilizlerde saygı sonsuz, yetenek sınırsız (!) olduğu için yukarıdaki fotoğrafı almış heykel yapmışlar.

Türk futbolunun bugünlere gelmesinde büyük katkıları olan nice yeteneklerin anısına heykel dikmeyi bırakın bazen jübile yapmayı bile çok gören yöneticilerimiz ders alsınlar...