22 Haziran 2009 Pazartesi

Rütbeni Bileceksin...

Malumunuz Kenan Doğulu'nun yeni albümü çıktı piyasaya. Popçuluktan Jazz-Popçuluğa terfi etmiş bu albümle beraber. Ancak, Kenan Doğulu'yu buraya taşıma sebebim, şarkıcılığının aksine futbol ile ilgili olabilecek küçük bir ayrıntı.

Geçenlerde, kız arkadaşımla (kendisi nişanlım olur :)), İstanbul'un muhteşem (!) köprü trafiğinde ilerken, kendisi bir anda;

"Yaa, bu Kenan Doğulu Fenerbahçe'ye inceden inceye laf mı sokmuş acaba?" dedi.

Tabi ben hiç bir anlam veremedim kurduğu bu cümleye, taki gerisi gelene kadar...

Kenan Doğulu rütbeni bileceksin adında bir şarkı yapmış. Bu öyle bir şarkı ki, sözlerini çok kurcalayınca, Fenerbahçe'nin Avrupa macerasına taş atıldığı izlenimi yaratıyor.

Kenan Doğulu'nun böyle bir düşünce ile bu sözleri yazdığına ihtimal vermiyorum, ama gelin bir de Galatasaraylı olarak yorumlayayım sözlerini...


Fenerbahçeli dostlarımdan af dileyerek biraz gülmek amacıyla şarkı sözleri hakkındaki yorumlarımı paylaşıyorum.


Sen bu yollara yeni girmek isterken biz geri dönüyorduk ( Avrupa'da ne yaptın ki? Biz kupayı alıp geldik)
Mütevazi ol biraz eksiltip söyle (Abartma, alt tarafı bir kere çeyrek final oynadın)
En muhteşem sen olamazsın (Zaten en muhteşem sen değilsin)
Küçük dağları sen yarattın sanki, insanlığı sen kurtardın (fenerbahçeden cumhuriyet mi olurmuş?)
Kahramansan hani nerdesin? (noldu avrupa? bu sene kapak konsepti oldu)
Neydim demeyip noldumcular, hep tepetaklak savruldular (tekrar soruyorum noldu bu sene avrupa?)
Nankörlük hain huy yandılar. (yorum yok :) )
Ustam eyvah diyecek, rüzgar çok sert esecek, iyilikten vazgeçecek (yeter geliyoruz, bırakın bize avrupayı)
Acı biberi diline kaşık ile sürecek. (bu sene avrupa tecrübesi acı oldu sizin için)
Sen hep kendini bilicen, geçme sınırını çizicen (zaten hep acıydı, geçme ülke sınırlarını otur oturduğun yerde)
Önce rütbeni bilicen (burda sölemek istenen tam da bu, önce rütbeni bilecen)
Herkes kendini bilecek, durma sınırını çizecek (sen bırak avrupayı dolaş güzel memleketimde)
Kendi restini çekecek, bu alemde kendini bilicen (bu alemde tek büyük Galatasaray, unutma...)
Hak ararken yine haddini aştın, bu cesaret bardaktan taştı (artık kendi taraftarın bile inanmaz oldu)
Saygılı ol biraz çamursuz güneş (çirkeflik yapmayı bırak)
Emeğe saygı bu kadar mı (takdir et canım biraz da)
Küçük dağları sen yarattın sanki (sus biraz konuşma, ne yapabildin ki avrupada?)
İnsanlığı sen kurtardın, kahramansan hani nerdesin? (noldu gülüm avrupada nerelerdesin?)

21 Haziran 2009 Pazar

Lucal Neill Galatasaray'a?

Türk medyasının transfer döneminde ortaya attığı yalan yanlış haberler hakkında daha önce kısa bir yazı yayınlamıştım.

Örneğin, Drogba'nın Trabzonspor'a imza attığı, Aziz Yıldırım'ın Tevez'i bitirdiği, Galatasaray'ın Deco'yu İstanbul'a getireceği yalanlarına inandırmaya çalıştılar yurdum insanını. Sırf para kazanmak, prim yapmak için yalan yanlış haber yapmak çok büyük ayıptır, terbiyesizliktir.

Türk sporseverlerin o gazeteleri almaması, bu adamlara prim yaptırmaması lazım. Berbere gittiğimizde Fotospor, Fanatik gibi gazeteler görmemeliyiz. Bu ülke medyası Kanoute'yi 3 senedir Fenerbahçe'ye getirmeye çalışırken ya da Deco'ya Galatasaray forması giydirirken bu haberlerinin içinde güzide kulüplerimizin yöneticilerini zor duruma sokacak cümleler kurabiliyor, hatta bazen onlara satır aralarında hakaret ediyorlar.

Bu konu hakkında uzun uzun yazmak gerekiyor aslında ama sinir katsayısında fırlamaya sebep olduğu için kısa kesiyorum :).

Yazının başlığından anlaşılacağı üzere yazının konusu Lucal Neill olacaktı ancak medya edepsizlikleri öne geçiverdi farketmeden. Çok yakın bir arkadaşımın benimle paylaştığı bir haber bu aslında. Yani anlayacağınız bir duyum...

Galatasaray Lucas Neill ile ön anlaşma imzalamış kendisinin sölediğine göre.

Ahhh keşke...

Ve inşallah...

Sağ bek ve stoper oynayabilen çok güçlü ve çok kaliteli bir isim Neill. Hadi be Kewell al getir kankanı...

İspanya Primera'ya Yükselenler

Fransa Ligue 1'e Yükselenler


Bundesliga'ya Yükselenler


Avrupa Liglerinin Yeni Yüzleri

İngiltere'nin, Almanya'nın, İspanya'nın ya da İtalya'nın tüm dünya tarafından izlenen Premier Lig, Bundesliga, Primera ya da Seria A'da forma giymek bir futbolcunun en büyük hayalleri arasındadır şüphesiz.

Avrupa'nın en büyük takımlarında oynamasa dahi o takımların bulunduğu ligin bir parçası olmak, futbolculuk idolü Ibrahimoviç, Henry gibi yeteneklere karşı oynamak büyük bir şans bu oyuncular için. 2008-2009 sezonunda küme düşen takımların yaşadığı üzüntü bir tarafta, alt ligleri başarıyla bitirip bir üst lige çıkmaya hak kazananların ise diğer tarafta.
Karşınızda Avrupa'nın en önemli liglerinin yeni yüzleri;

Almanya => Freiburg, Nürnberg ve Mainz 05

Fransa => RC Lens, Montpellier ve Boulogne

Hollanda => VV Venlo, Waalwijk

İngiltere => Birmingham,Wolverhampton ve Burnley

İspanya => Real Zaragoza, Xerez CD ve Tenerife

İtalya => Bari, Parma ve Livorno

Tevez de Gider...

Aslında, Ronaldo'nun gittiği için Tevez'in Kırmızı Şeytanlar'da kalacağını düşündüğüm için Ronaldo gider Tevez kalır olacaktı yazımın başlığı. Hatta üstteki fotoğraf da "cuk" oturacaktı yazının içeriğine.

Yoğun bir hafta geçirdiğim içn bir türlü kısmet olmamıştı yazıyı hazırlamak. İyiki de yazamamışım. Boşa gidecekti onca çaba :).

Manchester United için kaçan şampiyonlar ligi şampiyonluğu sonun başlangıcı oldu. Önce Ronaldo'nun gidiği, ardından da Tevez'i ikna çabalarının sonuçsuz kalması. Manchester'ın şampiyonluğunun altında yatan en önemli faktör, çok rahat gol pozisyonuna girmeleriydi. Tevez'in ve Ronaldo'nun gidişinin Manchester United için hücüm organizasyonu açısından büyük bir dezavantaj olacağı şüphesiz.

Rooney ve Berbatov'un yanına üçüncü bir isim bulmak zorunda kalacak Sir Alex Ferguson. Çakma Ronaldo Nani ile koca bir sezon geçirmeyi düşünmüyorlardır umarım.

Ronaldo'nun gidişinin en önemli faktörü para olabilir ama Tevez'in gidişinde paradan daha önemli nedenler olduğunu düşünüyorum.

Tevez, Kırmızı Şeytanlar'daki ilk yılında takımın vazgeçilmezleri arasında yer aldığı düşünüyordu. Kendisine verilen bu değeri boşa çıkarmamak için çok çalıştı ve gerçekten de başarılı bir sezon geçirdi. Geçen sezon ise Alex Ferguson tarafından bir anda yedek kulübesine çekilen Tevez, genelde ikinci yarının 60.dakikasından sonra oyuna giren müzmin bir yedek haline geldi. Oyuna sonradan girdiği maçlarda önemli işler yapsa da, ligin son 4 haftasına kadar Ferguson yanında oturtmayı seçti kendisini.


Tevez'in Old Trafford'taki son maçında oyundan çıkarken tribünlere veda ettiği herkes tarafından görüşmüştü aslında. Ferguson ise hala artistlik yapmakla meşguldü. Basın toplantısında Tevez'e gider çekti kendileri. Bu takımda oynamak istemeyen oynamaz, takımda tutmak için de uğraşmayız der gibiydi.

Ama ne olduysa Ronaldo'nun Madrid'e transferi sonrasında oldu. Sir, bir anda kıvrak bir yanardönerlik sergileyerek Tevez'in takımda kalması için uğraş verdiklerini söyledi. Ronaldo'dan sonra hücum hattından bir yıldızın daha kayacak olması büyük korku salmıştı içinde. Tevez için kesenin ağzı açıldı, inanılmaz şartlar sunuldu kendisine. Bunların hiç biri Tevez'i ikna etmeye yetmedi.

Delikanlı adammış Tevez. Kendisine gider çeker Alex Ferguson'a asıl gideri çekiverdi. Tevez sevdiği takımının formasını giymeme pahasına Sir'e büyük bir ders verdi. Tevez için bu saatten sonra önemli olan paradır. Büyük ihtimalle Chelsea forması altında izleyeceğiz kendisini. İtalya'da Milano'nun iki takımından birinin formasını giyebileceğini hissiyatı beslediğimi de belirtmek isterim...