Avrupa liglerinde artık dananın kuyruğunun kopacağı dönemlere giriyoruz yavaş yavaş. Geçen hafta Galatasaray – Fenerbahçe ve Roma – Inter mücadeleleriyle başlayan bu periyoda bu haftaya da Manchester United – Chelsea mücadelesini sığdırdık. Artık hepinizin bildiği gibi The Blues taraftarıyımdır bendeniz. O yüzden bu haftaki 3 puan, geçen haftaki derbi mağlubiyetinin üstüne çok güzel geldi bünyeye.
Ancelotti’nin Aston Villa karşısında alınan 7-1’lik galibiyetten hemen sonraki açıklamalarından bu haftaki mücadelede yüksek tempo beklemememiz gerektiğini anlamıştım. Karşı takım filelerine tam 7 gol gönderen Chelsea’nin tabir-i caizse dangalak (!) hocası, hücum futbolunu, bol gölü sevmediğini, oyun anlayışının gol yememek üzerine kurulduğunu söyledi röportajında. Bu bana Galatasaray’ın şu andaki durumu hatırlatıyor. Lige fırtına gibi giren, her maç kalesinde gol görmesine rağmen maçlarda en az 3 gol atarak puanları toplayan Galatasaray’da işler gol yememe üzerine çift ön liberolu sisteme geçiş ile kötüye gitmeye başlamıştı. Aynı şeyin Chelsea için de geçerli olduğunu söylemem gerek. Chelsea’de her şey gayet iyi giderken, Ancelotti’nin puan farkını korumak için risksiz futbol oyun anlayışına geçmesi Manchester United ile Arsenal’i bir anda potaya soktu. Allah’tan bu duruma futbolcular direnç gösterip dünkü maç öncesindeki son iki haftada toplam 12 gol bıraktı rakip filelere. Sırf bu direnç yüzünden herkes bol gollü ve yüksek tempolu bir maç bekliyordu iki dev takımdan. Ama pek de öyle olmadı. Ancelotti, ilk yarıda gol yemeden gol bulma stratejisini uyguladı ve Manchester United’ı kilitlemeyi de başardı, üstüne bir de Joe Cole ile golü bulunca daha da abartıp tüm takımı savunmaya çekti. İşte bu da tempoyu düşürdü ve ilk yarıda uyuyan United’ın uyanmasına yol açtı. Kırmızı Şeytanlar yüklenirken, o Anelka’yı oyunda tutmaya devam etti ve sırf bu yüzden 10 dakika kendi sahasından rakip sahaya adım atamadı takım. Sahadaki futbol, Drogbaaaaa diye bağırıyordu bu 10 dakika içinde. Ve çok şükür bu İtalyan da sesi duydu ve Drogba’yı sürdü oyuna. Bu değişiklik ile birlikte her atakta hücüma katılan Vidic, Drogba korkusu yüzünden savunmadan çıkamaz oldu ve oyun tekrar dengeye oturdu.
Tam da bu dakikalarda her ne kadar ofsayt olsa da Drogba’nın ağlara gönderdiği gol geldi ve koltuğuma uzanıp derin bir ohh! çektim. Ama o kadar uzun süren ir ohh! çekmişim ki, tam bitirdiğimde Manchester’in golü geldi. Ve son 5 dakika kabus gibi geçti. Şükürler olsun ki, bir kaza kurşununa maruz kalmadan Maviler maçı alıp, ceplerinde 3 puanla memlekete döndüler.
Benim için alınan üç puandan çok, Alex Ferguson’un maçtan sonra yapacağı açıklamalar önem taşıyordu. Bu sezon hakemler sayesinde en az 10 puanı hanesine yazdıran Alex’in, her mağlubiyet sonrası hakeme yağdırma politikasının bir örneğini yaşayacağımızdan emindim. Ferguson maçta sonra, hakemlere bol bol yüklendi ve böyle hata yapan hakemlerin neden hala hakemlik yapabildiklerinin sorgulanması gerektiğini söyledi. Ama ofsayttan gelen golün öncesinde maçın 1-0 Chelsea üstünlüğü ile devam ettiğinin farkında değildi sanırım kendileri
Sonuç olarak biz aldık 3 puanı dönüyoruz evimize hem de Old Trafford’un duvarlarını maviye boyayarak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder