Uzun süre sonra ilk defa bu kadar zevk aldım Ali Sami Yen’de izlediğim bir maçtan. Temponun hiç düşmediği, gol pozisyonu bolluğu yaşandığı bu maçı izleyip de keyif almayan tek bir futbol sever de yoktur herhalde. Bunun birkaç sebebi var aslında. Örneğin Galatasaray’ın maça uzun süre sonra ilk defa gerçek 4-3-3 dizilişi ile başlaması ve Kasımpaşa’nın açık futbolu.
Atletico Madrid maçının etkisinden kurtulamamış bir şekilde gittiğim Ali Sami Yen’de, Galatasaraylı futbolcuların bu etkiyi üzerlerinden tamamen atmış olmaları beni çok şaşırttı. Takımın gösterdiği istek ve arzu ile hırs, alınan 3 puandan ve atılan 4 golden çok daha önemli gözümde.
Maç hakkında uzun uzun konuşmak yerine, sadece birkaç kelam edeceğim yine.
Galatasaray’ın kadrosunu gördüğümde Ali Sami Yen’de izlediğim temposuz ve stres dolu günlerin sonunun geldiğini anlamıştım. Mehmet Topal’ın önünde Ayhan ve Keita-Gio-Arda-Jo dörtlüsü ile bol gol pozisyonuna girip farklı bir galibiyet alacağımız ümidi doğmuştu bir anda içimde. Nitelim öyle de oldu. İlk yarı boyunca en az 6-7 net gol pozisyonuna girip sadece 1 gol ile yetinmek zorunda kaldık. İkinci yarıya da gol kaçırma rekorunu geliştirmek için çıkıp, yine 4-5 tane gol pozisyonunu boşa harcadık, zaten o anlarda da Kasımpaşa’nın golü geldi.
Maç 1-1’e geldiğinde bu maçın böyle bitmeyeceği aşikardı. Çünkü ne Kasımpaşa tempoyu düşürmeye çalıştı ne de Galatasaray demoralize oldu. Golden sonra tempo daha da arttı ve Keita’nın harika golü, Jo’nun penaltısı ve Keita’nın perdeyi kapatan son golü ile birlikte dükkanı 4-1 ile kapatmış olduk bu pazar gününü...
Bu güzel maçın kahramanı ise şüphesiz Gio oldu. Harika bir futbol ortaya koydu ve Rıdvan Dilmen’in kulaklarını çınlattı.
Seviyoruz seni Giovanni Dos Santos!
Atletico Madrid maçının etkisinden kurtulamamış bir şekilde gittiğim Ali Sami Yen’de, Galatasaraylı futbolcuların bu etkiyi üzerlerinden tamamen atmış olmaları beni çok şaşırttı. Takımın gösterdiği istek ve arzu ile hırs, alınan 3 puandan ve atılan 4 golden çok daha önemli gözümde.
Maç hakkında uzun uzun konuşmak yerine, sadece birkaç kelam edeceğim yine.
Galatasaray’ın kadrosunu gördüğümde Ali Sami Yen’de izlediğim temposuz ve stres dolu günlerin sonunun geldiğini anlamıştım. Mehmet Topal’ın önünde Ayhan ve Keita-Gio-Arda-Jo dörtlüsü ile bol gol pozisyonuna girip farklı bir galibiyet alacağımız ümidi doğmuştu bir anda içimde. Nitelim öyle de oldu. İlk yarı boyunca en az 6-7 net gol pozisyonuna girip sadece 1 gol ile yetinmek zorunda kaldık. İkinci yarıya da gol kaçırma rekorunu geliştirmek için çıkıp, yine 4-5 tane gol pozisyonunu boşa harcadık, zaten o anlarda da Kasımpaşa’nın golü geldi.
Maç 1-1’e geldiğinde bu maçın böyle bitmeyeceği aşikardı. Çünkü ne Kasımpaşa tempoyu düşürmeye çalıştı ne de Galatasaray demoralize oldu. Golden sonra tempo daha da arttı ve Keita’nın harika golü, Jo’nun penaltısı ve Keita’nın perdeyi kapatan son golü ile birlikte dükkanı 4-1 ile kapatmış olduk bu pazar gününü...
Bu güzel maçın kahramanı ise şüphesiz Gio oldu. Harika bir futbol ortaya koydu ve Rıdvan Dilmen’in kulaklarını çınlattı.
Seviyoruz seni Giovanni Dos Santos!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder