24 Ağustos 2009 Pazartesi

Martins vs. Sabri

Galatasaray'ın Kayserispor'u 4-1 ile evine gönderdiği mactan sonra konuşulan iki konu vardı. Birincisi, Elano'nun feci golü. Feci diyorum, çünkü öyle böyle bir gol değildi. Çok az kullandığı sol ayağıyla, 121 km/saat hızında dışarıdan içeriye doğru falso olan bir gol atmanın başka bir tarifi yok ne yazıkki.

İkincisi ise herkesi tebessüm ettiren, gol son sonrası sevinç sırasında Baros'un Sabri'yi sevinç yumağı üzerinden tutup atması oldu. Gerçekten de çok komik bir sahneydi. Televizyonda sadece son anları gözüküyor bu olayın. Ali Sami Yen'de canlı canlı tanıklar olarak çok daha şanslıydık muhakkak. Sabri kendi yarı sahanın ortalarından yaklaşık 45 metrelik hızlı bir depar ile kutlamaya gitti Elano'yu. Tuncay'ın Çek Cumhuriyeti maçında yaptığı jeneriklik atlayışı taklit edeyim derken Baros'un kafasını ezdi. Baros da tuttu, çuval atar gibi attı adamı.

Ama, bugün Wolfsburg - Hamburg maçının özetlerini izledim. Martins'in durumu 2-2'ye getiren golü sonrasındaki sevinç sırasında takım arkadaşının yaptığı hareket, Baros'un hareketinden 10 kat daha başarılı bir hareket bence.

Aşağı linkini verdiğim videonun 2.37'inci dakikasında Martins arkadaşının kurbanı oluyor.

Joleon Lescott Manchester City'de...

Manchester City paraları dağıtmaya devam ediyor. Tevez ve Adebayor'a verilen paraları anlarım ama Lescott 24 milyon pound eder mi?. O zaman Manchester United Ferdinand'ın bonservis bedelini 60 milyon pound belirlesin...

Neyse, bize hayırlı olsun demek düşer. Para bizim olmadığı için "o kadar para eder mi?" diye tartışmaya gerek yok. Adamlarda bildiğimiz paradan bolca var, ama bizden tek farkı onun bildiği para ile bizim bildiğimiz paranın çok farklı olması.

Artık Manchester City'in en büyük amacı yeni bir hoca bulmak olmadılır. M.Hughes'tan ne köy olur ne kasaba, hatta cacık bile olmaz.

Seneye bir bakmışız Mourinho City'de, yine Sir Alex Ferguson'la rakip (!)...

23 Ağustos 2009 Pazar

TRT Sunar; Bundesliga Skandalı

Gerekli teknik ekipmanın yoksa, spikerlerin maç anlatmayı beceremeyip bizlere maç sırasında masal dinlermiş havasına sokuyorsa neden alıyorsun Bundesliga'nın yayın haklarını kardeşim!!!

Tamam hadi aldın bir kere, o zaman doğru düzgün yayınlasana şu maçları.

Cuma günü Hoffenheim - Schalke 04 maçını canlı yayınlamadılar. Gece TRT 3 ekranından banttan vermeyi tercih ettiler. Dün B.Dortmund - Stuttgard maçını canlı izleme şansımız oldu. Ama bugün ne Wolfsbourg - Hamburg maçını ne de W.Bremen - Mönchengladbach maçını yayınlıyorlar. TRT 3 Dünya Atletizm Şampiyonası'nı yayınlıyor doğal olarak ama TRT 1, iftara 1.5 saat olmasına rağmen yayınlamıyor bu maçlardan herhangi birini. Mübarek Ramazan ayında doğal aslında TRT 1'nin maç yayınına girmemesi, Türkiye'nin en ücra köşelerinde sadece TRT izlenebiliyor sonuç olarak. Yanlız, TRT'nin bu konuya bir çözüm bulması, böyle durumlarda en azından TRT 2'yi kullanması gerekiyor...

Maradona; Es Mi Dios..!!!

Sabah kalktığımda televizyon izlemek ya da müzik dinlemek istemedi canım nedense. Ne yapabilirim acaba bunların yerine derken, aklıma Maradona by Kusturica filmini tekrar izlemek geldi. Hemen kurdum gerekli ekipmanları, açtım ses sisteminin sesisi sonuna kadar ve uzandım bu keyifli filmi izlemek için...

Muhteşem bir film, gerçekten de muhteşem. Emir Kusturica filmi çektiği esnada Maradona ile arkadaşlığının ilerlemesinden olacak ki, çok içten ve başarılı bir filme imza atmış.

Bu filmi her izlediğimde bir hüzün kaplıyor içimi. Sadece Boca taraftarı değil, bütün Arjantin tapıyor ve futbolun tanrısı olarak atfediyorlar Diego'yu. Keşke Türk futbolunda da böyle efsane (Metin Oktay'ın yeri başkadır) olsa da biz de bağrımıza bassak Galatasaray, Fenerbahçe ya da Beşiktaş ayrımı yapmadan.

Neyse, filmden bahsetmek istemiyorum çünkü belki daha izlemeyenler vardır. Bu filmi her izledğimde yaklaşık 1 hafta dilime dolanan bir şarkı var, onu paylaşmak istiyorum. Hem sözleri, hem de videosu aşağıda yer alıyor. Belirtmekte fayda var, bu şarkıyı Diego'nun kendisi söylüyor.
Youtube izleyebilenler için;



Türkçe meali

Yaşamam Tanrı'nın emriydi doğduğum harabede
Yokluktan düzlüğe çıkmanın basit bir örneğiydim sadece
Başarıya açtım attığım her adımda
Ölümsüz bir el bıraktım futbol sahalarında
Tecrübeyle ateşli bir tutkuyla
Küçük bir çocukken dünya kupası hayali kurdum
Primera'da z,rveye çıktım
Belki de futbol oynayarak aileme fayda sağlardım
Başından beri sevindi Boca taraftarı
Hayalimdi goller ve çalımlar
Gökyüzündeki yıldızlar
Şarkı söyleyen insanlar
Doğdu Tanrı 'nın elleri
Neşe aşıladı insanlara
Ve zafer getirdi bu topraklara.

olé olé olé olé Diego, Diego
olé olé olé olé Diego, Diego
olé olé olé olé Diego, Diego
olé olé olé olé Diego, Diego
olé olé olé olé Diego, Diego

En iyi olduğum için ne dertlere göğüs gerdim
Satmamak için kendimi güçlüyle yüz yüze geldim
Zayıflığı merak ettim, İsa bile hata yaptıysa
Ben nasıl yapmayayım.
Söhret götürdü beni güzel beyaz bir kadına
Yasaklanmış zevkleri gizemli tatlarıyla
Uzak kalamadım ondan, bağımlısı yaptı beni
Aldı tüm hayatımı
Ve bu da bir maç sayılır
Bir gün kazanacağım.

Başından beri sevindi Boca taraftarı
Hayalimdi goller ve çalımlar
Gökyüzündeki yıldızlar
Şarkı söyleyen insanlar
Doğdu Tanrı 'nın elleri
Neşe aşıladı insanlara
Ve zafer getirdi bu topraklara.

olé olé olé olé Diego, Diego
olé olé olé olé Diego, Diego
olé olé olé olé Diego, Diego
olé olé olé olé Diego, Diego
olé olé olé olé Diego, Diego...